Yaşadığımız her dakikaya bir miktar düş payı sığdırabiliyorsak, gerçekten yaşıyoruz demektir.
Düşleriz, kendimize düş payı bıraktığımızda!
Çocukluğumuzu düşleriz, gelecek yarınları, daha fazlasını yapabilmeyi düşleriz, tatile gitmeyi, daha başarılı olmayı, yeni yerler görmeyi düşleriz.
Daha fazlasını düşleyip daha iyisini keşfetmek için çalışırız. Zaman akıp giderken düşlediğimiz şeylerin peşinden koşarız.
Düş Payı, elinden alınan çocuklar, hayatlarını başkalarının onlara biçtiği kaderle yaşarlar. Mesela çocuk gelinler, onların elinden çocuklukları, gelecekleri, aşık olma hakları, düşleri alınmıştır. Ona biçilen kaderi yaşamak zorundandır. Daha büyüyemeden bir de çocuk büyütmek zorunda kalırlar. Çocukları ile birlikte büyürler. Çocuklarının kaderi de onlar gibidir. Bu değişmeyen döngünün içinde sersefil bir hayatın pençesinde, onlar için her gün sıradan bir gündür.
Yemek yapmayı yalnız yaşamaya başladığında öğrenen, hatta geliri yerinde ise buna bile tenezzül etmeyen birçoğunun yanında çocuk gelinler tüm ev halkının karnını doyurmakla yükümlüdür. Minik elleri bazen tencereler dolusu yemekleri hazırlamak için çalışır. Oysa o ellerin tutacağı kalemler, düşleyeceği hayaller elinden alınmıştır.
O artık bir kadındır, görevleri vardır. Sorumlulukları vardır.
Şehir insanlarının liseye giderken bile çocuk gözüyle baktığı yaştakiler yerine çocuk gelinler herkesten önce büyürler, büyütürler.
Gece yatakta kocasını, gündüz evde kaynanasını memnun etmek zorundadır. Yaşadığı hastalıklar, kırgınlıklar onun hep içine gömülür. İçinde dipsiz bir mezar vardır. En son kendi kimliğini de gömer o mezara.
Doğuda gelinlerin gerdek gecesinde kapıda kanlı çarşafı görmek için tüm ailenin beklediğini biliyor musunuz? Ya da gerdek gecesine damadın silah ile girdiğini. O gece komidinin başında silahın beklediğini biliyor musunuz? Çocuk yaştaki gelinin başında silah kapıda onlarca insan, aşık olmadığı adama kendini teslim ettiğini biliyor musunuz?
O hayatı boyunca aşkı tatmıyor, belki hayatı boyunca orgazm olmuyor, sadece ona söylenenleri yapıyor. Yapması gerekeni, görevini yapıyor.
Aynaya baktığında gördüğü yüz, olmak istediği kişi mi?
Araştırmalara göre 18 yaş altı kız çocuklarının Doğu Anadolu’da yüzde 64,7’si, Güneydoğu Anadolu’da yüzde 72,6’sı evli. Bu ürkütücü bir rakam. Sorumluluk almak gereken, elini taşın altına koymak gereken bir konu.