Unutmasak!
Geçmiş ile anlık etkileşim haline getiren bazı zamanlar vardır. Çok sevdiğiniz bir tatlıyı yemek çocukluk günlerinize geri dönmeyi, uzun zamandır geçmediğiniz bir yerden geçmek, orada yaşadıklarınızı hatırlatabilir.
Geçmiş ile anlık etkileşim haline getiren bazı zamanlar vardır. Çok sevdiğiniz bir tatlıyı yemek çocukluk günlerinize geri dönmeyi, uzun zamandır geçmediğiniz bir yerden geçmek, orada yaşadıklarınızı hatırlatabilir.
Birbirimizin acıları ile besleniyoruz. En çok acı kimdeyse onun yanında çörekleniyoruz. Sanki olay mahalinde ipucu toplamaya çalışan görevliler gibiyiz. Suçluyu bulmaya çalışıyoruz. Hep bir suçlu var merak etmeyin, kimse eli boş dönmeyecek. Kimi suçlular en derinlerdeki acılar, acıtanlar, kimi suçlular bizi doğrulanlar, kimi suçlular en çok yaralayan anlar!
Kim inkar eder küçük şeylerle mutlu olamayacağını, küçük bir bebek gülümsemesi, sıcak ekmeğin koparılmış köşesi, martıların gökyüzünde süzülüşü, baharın dalları basan çiçekleri, kaçırdığınızı düşündüğünüz otobüse yetişmek, otobüste boş koltuk bulmak, “günaydın” mesajı atan bir sevgili ya da bir arkdaş bu anlarda zamanı sonsuza kadar durdursak, hep mutlu kalabiliriz.
Tamam işte itiraf edelim kendimize mutlu olmak için bahane aramak zorunda değiliz, yalnızca etrafımıza bakmamız yeterli olabilir. Sahip olduğumuz aile, çalıştığımız işimiz, arkadaşlarımız, kazandığımız ve okuduğumuz okul bunların hepsi birer bahane. Her zaman işler yolunda gitmeyebilir. İşte o zaman dünyanın sonu gelmiş gibi davranmak yerine, küçük mutlulukları arayıp bulmak gerekir.