Marmelatı, eriği ve haksızlığı sevmiyorum.
Bir meyvenin diri kalmasını sağlamak varken ya da reçel yapıp yemek varken neden ezip yerler ki? Canını çıkarmanıza ne gerek var? Kendisi olmaktan çıkıyor meyve, başka bir yaratığa dönüşüyor. Yok yok gözümün önüne gelmesi bile tüylerimi diken diken yapıyor.
Erik ismi bile beni dünyadan soğutuyor. Yeşil rengi çok sevdiğim halde Erik’ten nefret ediyorum. Yanımda biri erik yediği zaman aklımdan çok ciddi psikopatlık sahneleri geçiyor. Nitekim çekirdek çitlemek de aynı şekilde. İnsan ekşi ağzını buruş buruş yapan bir şeyi neden sever ki. Bir de tuza batırıp yiyenler var. Lütfen uzakta yiyin.
Dünyanın en adaletli insanı olmayabilirim. En iyi insanı da… En merhametli insanı da… Sadece insan olalım işte. Bu kelime içinde bir çok vasfı barındırmıyor mu?
Bende en çok iz bırakan olayları düşündüm dün gece uykum kaçınca. Hayatın nasıl ve neresinden tutunmalıyım diye genel olarak baktım. İlk sebebim annelik oldu. Zor kazanılan bir unvan oldu benim için tabi ki kolay vazgeçemem. İnsanlar vardı sonra hayatımda değer verdiğim herkes. Onlar için neler yaptım diye sordum kendime… Kendimden vazgeçtiğim zamanlar oldu, istediklerimden vazgeçtiğim. Şimdi tekrar olsa tekrar yaparım. Değer verdiğim insanlar için yine vazgeçerim kendimden, yine büyük hatalar yaparım ve yine ağlar yine gülerim.
Bugün bir yaşıma daha giriyorum. aha da giriyorum bak, hop girdim. Kendime doğum günü hediyesi kripto para yatırımı yaptım.
Kendimi, kendim olarak ve sahip olduklarım ile çok çok çok seviyorum.
İyi ki doğmuşum be,
Sevgiler hayat,
Not. yeniden dünyaya gelsem yine erikten, marmelattan ve haksızlıktan nefret edeceğim.
Not. Yarın da oğlumun ilk doğum günü
Not. Geçen sene bugünler çok zor geçmişti ama olsun yine buradayız.