Yaklaşık 8 sene önce, şansım yaver gitmişve umutlarımın tükenmiş olmasına rağmen iyi bir iş bulmuştum.
Bulduğum iş bana o zaman hayal ettiğimin üzerinde bir maaş sağlıyordu. Bu sayede aileme bakabilecektim ve kimseye muhtaç kalmayacaktık. Kısaca aldığım bu dolgunca maaşın tek kuruşu bile bana kalmayacaktı.
Tasarruf yapabilmek için sabahları münibüs ile tam zamanında gelir akşamları dik yokuşa rağmen evime yürüyerek giderdim.
Çalıştığım yerin karşısında elit bir pastane vardı, çalışanlar sabahları kahvaltı için ya burada bir şeyler yer ya da buradan bir şeyler alır ve ofislerinde kahvaltılarını yaparlardı.
Benim için büyük bir olay olurdu bu pastaneden kahvaltılık bişeyler almak, ama ayda sadece bir kez kendimi ödüllendirmek adına bu güzelliği yapardım kendime.
Sabahları çok fazla ortalıklarda dolaşmaz, herkesin kahvaltı yapmasını bekler yedikleri şeylerin kokularını alıp canım çekmesin diye ofisimin kapısını kapalı tutar ya da bodrum katta bulunan evrak arşivinde işim olduğunu bahane eder, burada zaman geçirirdim.
Haliyle iş yerinde çalışan ve birbirini çekemeyen onlarca insan buradaydı. Bazı kızların bana olan somurtkanlığını anlayamıyordum önceleri fakat sonra aslında ofisin erkeleri arasında popüler biri olduğumu anladım. Onlara karşı mesafeli durmam sanırım tüm erkeklerin dikkatini çekmişti.
ilk haftalar geçtikten ve bende ofise daha fazla alıştıktan sonra herkes sabahları günaydın demek için uğrar oldu yanıma. Çok konuşkan değildim ama dinlemeyi severdim. Benim anlatacak çok şeyim vardı ama onları anlatacak kelimeleri ve cümleleri kaybetmiştim.
Ofiste olan biten herşeyden haberim olmaya başlamıştı, itinayla, yorumsuz ve sessizce dinlediğim şeyler giderek artıyordu.
Sabahları yanıma gelip heyecanla bir şeyler anlatmak isteyen insanlar ofisimizin karşısındaki pastaneden benim için de kahvaltılıklar alıp geliyorlardı. Garip bir şekilde imrenerek baktığım tüm kahvaltılıkların hepsinin tadına bakma, sabahları pastanenin en meşhur kahvaltılıkları ile karnımı doyurma fırsatını yakalıyordum. İlk başlarda kabul etmesemde insanların bunları bana samimiyetle sunduklarını anladım.
İyi bir dinleyici olmak, yaşananlara duyarlı bakmak ama her zaman yorumsuz yaklaşmak zor zanaatti, ben bunu başardığım için insanlar tarafından birbirinden güzel kahvaltılıklarla ödüllendiriliyordum.
Bunları yazarken bir poğaça bir dilim börek sevdasına bu kadar derin bir dinleyici olmanın aslında ne kadar kötü bir alışkanlık olduğunu düşünüyorum. Çünkü o zamanlardan yakama yapışan iyi dinleyici huyumdan aradan seneler geçmesine rağmen kurtulamıyorum.