Uzaklara sığınmak için durmadan dizlerimizi döveriz, gitmek isteriz, çok uzaklara kimsenin olmadığı diyarlara hergün bir kaçış yolu ararız. Ama nedense kapının eşiğinden ayağımızı atacak gücü bulamayız. Bir miktar enerjimiz vardır o da sadece bunları düşünmek için asılsız hayallere kaptırmak için harcanız.
Peki aklımıza bu akılalamaz gitme duygusunu sokan nedir?
İnsanların kalbimizi kırması, insanlık değerlerinde yoksulluk hissetme, doyumsuzluk, tükenmişlik, açlık, yeni şeyler keşfetme dürtüleri…
Bu liste sonsuza kadar uzayıp gider çünkü herkesin bir bahanesi vardır, dünyada yaşayan 6 milyar insana sorarak milyonalarca farklı cevap alabiliriz.
Kimisi kocasının dayağından dert yanar gitmek ister, kimisi aile baskısından gitmek ister, kimisi kendinden sıkılır gitmek ister.
Kadınlara şiddet uygulayan erkekler de gitmek ister mi? Onların da içinden bir yol geçer mi? Onlar da ben bu kadına çok çektirdim biraz da gideyim başka kadınlara ya da insanlara musallat olayım der mi? Bir kadına gitmeyi düşündüren erkek de kendinden sıkılıp gitmek ister mi?
Gitmek duygusunun bir tarafının hep kadınsal olduğunu düşünürüm. Kadınlar kırılgan yapıları ile bulundukları ortamdan daha kolay vazgeçebilir çok daha kolay bir şekilde yenilik isteyebilir hayatında.
Duygusal boşluğun içinde sonsuz bir yolculuk vardıri dipsiz kör kuyular gibi. Gittiği yerde acılarının dineceğini zanneder insanlar. Oysa çok anlamlı bir atasözü vardır. “Akılsız başın cezasını ayaklar çeker.” diye.
Hangi acıya ilaç olmuştur yollar?
Yollar tılsımlı değil, büyülü değil sadece aynısın laciverti dedikleri kapılar var yollarda. Yollar sana kucağını açmış bir ananın bağrı değil. Yollar sana sahip çıkan bir baba da değil.
Kendimize ait yaşam alanlarımız içinde yalnızlığa 1 saat bile katlanamazken bu gitme telaşı neden?
Biz yalnızlıktan korkuyoruz. Korkularımız içimizde en çok yanlız kaldığımız zamanlarda çıkıyor. En çok yalnız kaldığımız zamanlarda yaşadığımız kötü şeyleri düşünüyoruz. En çok kötü zamanlarda bize yapılan haksızlıkları hatırlıyoruz.
Biz birini özlediğimiz için değil, yalnızlıktan ağlıyoruz. Hayatımızda birileri ölüyor, birileri uzaklara gitmek zorunda kalıyor ve işte biz bu nedenleri bahane edip yalnızlığın üzerine ağlıyoruz.
Gitmeyi düşünmeyin, ya da sadece geri döneceğiniz yolculuklara çıkın çünkü hayatınızda insanların size ihtiyacı var ya da insanların aklına gitmeyi sokmayın. Onlara iyi davranın onlarla güçlü iletişimler kurun. Unutmayın birini kaybetmek çok kolaydır ama kazanmak çok zor. Hayatınızın anlamı sayılabilecek şeylere sahip çıkın.