Soğuk bir bahar sabahıydı penceremin kenarlarına çarpan rüzgar acı bir çığlıkla içeri girmeye çalışıyor ve beni korkutuyordu hava tam aydınlanmamıştı bile mart aynın yarıgüneşli yarı rüzgarlı bir gününe daha şahit olacaktı ömrüm sıcak yatağımın paha biçilemez rehavetinden kurtulmam gerekiyordu biz hep erken kalkardık evde annemlerhayattayken her Pazar sabahı bile en geç 8 de yapardık kahvaltımızı rüzgar iyice rahatsız etmişti beni pencere kenarlarına bez koymak en iyisi olacaktı teras katların güzel manzarasının yanında çekilecek çileydi bu aslında yaz da geliyordu az kalmıştı kalktım karanlığı yardım önce canım yanına gittim Cihangirin boğaza bakan manzarası öyle büyülüyordu ki insanı üşüdüğümü bile unuttum sonra bir karartı çekti dikkatimi boğaza bakan uzun merdivenlerin başında bir karartı herhalde akşamdan kalma biradamdı daha fazla merak etmeye ve daha fazla üşümeye gerek yoktu bir sarhoştu işte gidip bezler getirdim sıkıştırdım canım kenarına geçip yatağıma uzandım ama uyumak imkansızdı öyle alıştırmışlardı beni bir tük filmi eşliğinde sabahın ilk ışıklarını karşıladım aklım merdivenlerdeki adamdaydı neden acaba? Cihangirin insanı alıp götüren karşı koyamadığın manzarası başında neden öylece duruyordu benim kadar dertli olamazdı yada benim kadar güçlü!
Üstümü giyinip evden çıkmanın vakti gelmişti dışarı çıktığımda yalnız değildim bu sabah o hala aynı yerdeydi her sabah beklediğim seyyar simitçide yaklaşıyordu her sabah fırından çıkarken ilk müşterisi olurdum onun yanıma geldiğinde iki simit aldım çünkü çok meraklı bir insandım merdivenlerin başında oturan adama doğru yürüdüm
– merhaba dedim irkildi. Ayaklarının dibinden bir şarap şişesi merdivenlerden cihangirin ucu gözükmeyen dik merdivenlerinden aşağıya doğru yuvarlandı. Sonra miyavlayarak kaçan kedi sesleri geldi
– özür dilerim dedi adam. Gayet kibardı hatta düzgün giyimliydi
– simit ister misiniz asıl ben özür dilerim korkuttuğum için dedim kimseniz birine benzemiyordu ama ben öyle sanıp yardım etmek istemiştim beklide babam gibiailesini bırakıp giden terk eden biriydi o yüzden yardım etmeye değmezdi ama yüzüne dikkatlice baktığımda orta yaşlarda bile olmadığını gördüm
arkamızda bir araba durdu siyah camlı gayet iyi bir arabaydı daha önce böylesini çok fazla sokakta görmemiştim içinden biri indi arka kapıyı açtı adam yerinden kalktı yanımdan geçerken elimde ki simitlerden birini ona uzattım aldı gözlerini yumarak tebessüm etti ve arabaya bindi
neydi şimdi bu sordum kendime neydi?? Adam kimdi neden virane bir şekilde ruhunu kaybetmiş gibi boğazı soğukları ve uzakları izlerdi o adam o saatte ve o yerde allahım neden bu kadar meraklı yaratmıştın beni? Güzel gözleri vardı simiti elimden alırken o nazik bakışı ve gözlerini yumuşu hiç aklımdan gitmiyordu peki neden? İşime giderken yolda bunları düşünüyordum neden sorularını ama aslında ben çoktan bırakmıştım kadere soru sormayı babam bizi bırakıp gittiğinde annemi ve kardeşimi kaybettiğimde bırakmıştım her şeyi hayatı yaşamayı ama nasıl olduysa ayaktaydım yine kimsesiz tek başıma ayaktaydım bir insan bu kadar güçlü olabilirse benim gibi çok parası olmayan bir insan peki o adam o kadar lüks bir arabası şoförü bile olan adam neden o haldeydi?
Bugün yolda bitmiyordu taksimde küçük bir cafem vardı küçük güzel bir yer bğtğnmüşterilerim severdi burayı duvarlarında eski türk filmlerinden sahneler geçiyordu filmşeridi gibi ahşap masalarım vardı ahşap sandalyelerim filmlerde bir tepenin başında olan sevgililerin buluştuğu çay bahçeleri gibi ve bir pikabım vardı taş plaklarım hepsi öyle büyülü bir dünyaydı ki benim için hayatta sahip olduğum tek şey burasıydı ve buraya gelen insanlardı bir gelen bir daha vazgeçemezdi her yaş grubu birbirini rahatsız etmeden oturur ve hemen hemen hepsi birbirini orada tanırdı yaşlı amcalarım ve teyzelerim gelirdi eski günlerini yad etmek için gençler gelirdi nostaljiyi o büyüyü tatmak kirlenen dünyadan uzaklaşmak için önceleri bir çay ocağı gibi işletiyordum ama şimdi yemekler koymuştum menuye pastalar börekler bir komşum vardı hepsini o yapar getirirdi öğlene doğru sıcak sıcak
Yemekleri annemin yemeklerine benzerdi hasretle anmak ve ondan kalan tek parça olarak olarak hayata tutunmaktan başka çarem yoktu birde yalnızlık olmasa…
Kimsesiz kalmak yalnızlık bazen çok canımı acıtırdı. Bazen evde tek başlıma izlediğim filmler de yorum yapacak biri olsun isterdim yanımda ama kimsem yoktu hiç kimsem…
Ben bu kadar yalnızlıktan yakınırken neden o yalnız kalmayı tercih etmişti?
Akşam olmuştu bile cafenin son kalan bulaşıklarını yıkayıp kapısını kitledim, çiçekçilerde kalan son beyzaz karanfilleri alıp sokağın karanlığında kaybolmanın zamanı gelmişti.
Eve giderken bile aklımda yalnız o vardı sadece o!
Dalgınlıktan eve geldiğimi bile fark etmedim onu gördüğüm köşe boştu ayaklarım beni oraya sürükledi bomboş gözlerle baktım İstanbul a sorgulamadan hiçbirşeyi
Apartmanın kıvrılan dar merdivenlerinden çıktım evim huzurumdu esen rüzgara aldırmadan terasta bir sigara içtim her defasında gözüm onu gördüğüm noktaya kitleniyordu kendimi oraya bakarken buluyordum.
Önce en sevdiğim türk filmlerinden birini izlemek istedim sonra hayallerim üzerine yazmak için kocama bir dünya haritası açtım önüme parmağımı birkaç noktada gezdirdikten sonra yazmaya başladım Nepal hakkında gece 03:00 olmuştu cama yöneldim oradaydı.
Birden kendimi kapının önünde elimde bir battaniye ile buldum yanına doğru yürüdüm yine korkutmak istemiyordum.
– çok soğuk bunu getirdim size.
Beni gördüğüne memnun olduğu belliydi bakışlarından
-teşekkür ederim. Dedi ve battaniyeyi aldı
Soracak yada söyleyecek çok şeyim vardı ama gitmek zorunda hissettim kendimi apartman kapısından girene kadar arkamdan baktığını biliyordum.
Nasıl sabah olurdu şimdi?
Telefonun alarmı ile uyandım yataktan kalmak için uğraşmadım çünkü istesemde bunu yapamazdım. Cafeyi açmaları için çalışanlarımı aradım çok merak edeceklerdi beni ama gelemeyeceğimi söyledim.
Bütün gün en güzel türk filmlerini izledim replikleri bazen Türkan şoray bazen filiz akın bazen karatl tipetle birlikte söyledim.
Biraz evden çıksam iyi olacaktı hiç cama yaklaşmamıştım onu görmek istediği vardı içimde bunu nasıl yapmıştım bilmiyorum ama hiç cama yaklaşmamıştım.
Alışveriş yaptım biraz bademli çikolata aldım karanfiller aldım kendime beyaz karanfiller. Ellerim o kadar çok doluydu ki evimin sokağına nasıl varacağımı bilmiyordum.
aparatman kapısında biri vardı elinde benim battaniyem oydu gerçekten o ydu.
Elimde ki poşetlere yardım etmek için eğildi. Birlikte dar merdivenleri çıktık solgun görünüyordu yüzü. Davet etmeliydim içeri ve gelmesini çok istiyordum konuşmaya çok ihtiyacım vardı sohbet edecek birine hem bütün sorularımın yanıt bulmasını istiyordum.
Salona kadar eşlik ettim karanfillerin vazosunu alıp çiçeklerimi tazeledim
– ne içersiniz dedim
– zahmet etmeyin lütfen ben sadece battaniyenizi bırakmak istemiştim
– lütfen gelin terasta güzel bir İstanbul manzarası var hem zahmet olmaz kendim için zaten yapacaktım lütfen bana eşlik edin.
– Peki teşekkür ederim
Terasta ki manzaraya hayranlıkla baktı. Bütün sohbet boyunca ben konuştum hayallerimden bahsettim tüm dünyayı gezmek istediğimden ve bunlarla ilgili hikayeler yazdığımdan çok konuşmuyordu manzaraya bakıp bazen başıyla tastikliyordu ama bu anlattığım her yeri görmüş bile olabilirdi.
Saatine baktı.
– Ben daha fazla rahatsız etmeyim sizi. dedi
Çok komik bir şey vardı daha birbirimizin isimlerini bile bilmiyorduk ayağa kalktı
Kafamı kaldırmadan gözlerimle yukarı baktım
– daha isminizi bile bilmiyorum. Dedim gülümsedi
tam söyleyecekti birden yerimden kalkıp durdurdum onu
– aklıma bir türk filmi geldi Türkan şoray ve kartal tibetin oynadığı bir film havalanında karşılaşan iki insan kartal Tibet uçağına binerken Türkan şorayı görüyor ve seyahatinden vazgeçip onun yanıne gidiyor tanışıyorlar ama birbirlerine isim koyarak mesela kartal Tibet çoçukken mahallede aşık olduğu kızın ismini koymuştu.
– Anladım güzel bir fikir neden olmasın Türkan hanım dedi ve güldü
– Nasıl yani küçükken aşık olduğunuz kızın ismi Türkan mıydı
– Hayır filmin karakterlerini canlandıran kişi ben böyle hipat edebilir miyim size
– Tabi ki o zaman size ben de kartal demek istiyorum benimle bu filmi izler misiniz tabi zamanınız var mı bilmiyorum.
Merhaba, bu bir yorumdur.
Bir yorumu silmek için, yönetim paneline giriş yapın, ve yazılar için yapılmış yorumları görün. Orada yorumları düzenlemek ya da silmek için tercihler mevcuttur.