Hep bir ağlamalar, sızlamalar, şikâyet etmeler.
Bir deney yaptım bundan kısa bir zaman önce, gelip bana ağlayıp sızlayan birkaç insan üzerinde, çok basit bir deneydi, sonuçları beni hiç şaşırtmadı!
Sürekli ağlayıp sızlayıp şikâyet edecek, resmen açık ve seçik hatta en edepsiz tabir ile “üzerine boşalacak birini buldunuz mu?” Buldunuz! Tamam, o zaman hemen anlatmaya başlayın, şikâyet edin, en kötü zamanınızda arayın koşarak gelsin.
Hep sizi dinlesin, anlatın anlatın, anlatın hep kötü, sıkıcı şeyler anlatın, ofiste yaşadığınız o iğrenç mobbing’leri anlatın, hayatınızdaki insanla ilgili en iğrenç şeyleri kusun üzerine, ağlayın sızlayın. En kötü zamanınızda telefon açın hop diye gelsin yanınıza…
Bir deney yaptım dedim ya, tam olarak şöyle yaptım. Bana sürekli ağlayıp sızlayan insanlara dert anlattım ya da anlatmaya çalıştım. Bir tanesi, dinleyip dinlememek arasında gidip gidip geldi, söylediklerimi… iki gün boyunca ne telefon geldi ondan ne de mesaj! Kurtuldum sanırım daha da aramaz gibi geliyor… Diğeri sabah 10’da başlayan muhabbeti, ben dert anlatmaya başladığımda, yarım bırakıp, saat 16:30 da devam ettirmeye kalktı. Hani mesaisi biterken birkaç kelime sonra ben çıkıyorum diyebilmek için. “Canım çok yoğundu ya ancak dönebildim sana, ne oldu?” diyerek!
Sen bana anlatırken ben her zaman her türlü dinlerken seni, sana anlatılınca ağır mı geldi haspam?
Dinleyesim mi? Kalmadı be abicim, yeni tükendi!
Arkadaş mısınız bilmem ama gerçekten çok sıradansınız…
Derdim mi? Derdim yok canım ya, sadece bişey denedim!