Okuduğumuz kitaplarda altını çizdiğimiz cümleler gibiydi… Ya çok beğenmiştik alıntı yapmak için kenarına bir tik koymuştuk, ya da altını çizip sonsuza dek unutmuştuk ama çizmiştik işte altını.
Çok dramatik cümleler de var, komik ve güldüren hatta birkaç kez okunduğunda gerçekten anlaşılan. Kesmeyen paslı bir bırak ile geçmişi delik deşik eden cümleler, saçlarını neden kestiğini hatırlatan… Aynaya bakmayı hatırlatan, yalnızlıktan kurtaran, bazen fırında pişen kek gibi etrafı mis gibi kokutan cümleler.
Aslında bir gün babam akşam yemeğini kaçırmıştı, o gece kendi yatağında uyumadı, sabah kahvaltısına da yetişemedi, bu o kadar uzun sürdü ki arttık gittiğinden iyice emin olduk. Sonra huzur geldi. Tarifi imkansız, daha önce yaşanmamış kadar güzellikte bir huzur… Sanki tepelerden oluşan yol düzlük haline gelmişti, ufku açık dümdüz bir yol vardı önümüzde… Onun sevdiği yemekler bir daha pişmedi evde, onun izlediği programlar izlenmedi. Aslında asıl huzuru eşyalarını poşetlere doldurup ortadan kaldırdığımızda yaşadık. Buzdolabında artık daha fazla Cola şişesine yer vardı çünkü rakı şişeleri olmayacaktı. Annem colayı çok sever…
Burada kanınızı donduracak şeyler anlatabilirim ama yaşamadan bunları anlamanızı bekleyemem, bugün Charlize Theron’un hayatından bir kesit okuduğum için bu kadarını yazmak istedim.
Bir gün hiç aklımdan çıkmayan günlerden bir gün, kardeşimin arkadaşları gelmişti, akşam saat geç olunca biz gidelim artık baban gelir dediler, Kardeşimin cevabı “ babam geç geliyor benim “ oldu. O zaman boğazım düğümlendi, hatırladığım her zaman boğazım düğümleniyor. O minik kız çocuğu kimseye söyleyememişti babasının gittiğini ve artık hiç gelmediğini. Sonra arkadaşlarını almaya babaları geldi ve mutlu, mesut evlerine gittiler… Babasız olmak ayıp değildi aslında!
Bizim etik kurallarımız vardı, her evin bir babası olmalı, babasız ev olmaz, erkeksiz ev olmaz. Oluyor be dostum hem de mıh gibi sağlam oluyor.
Okuduğum bir kitabın cümlelerinin altını çizmek istemiştim çizmedim, bıraktım kalemi yere ve işte bunları düşündüm.
Ne kadar iyi ettin de gittin…