Yüzün Yok

Günlerdir paramparça rüyalarda zombiler ve canavarlar… Gölgelerinde zavallı insancıklar… Anne sesi, baba kokusu ve kardeş kıskançlığı ile yaşama dair duygulara yeni düştüysen ve hala hissediyorsan hayattasın demektir. Hiç hayal kurdun mu? Hani o sahil kasabasında, balık kokulu ellerini ve sımsıcak bir somon ekmeğin kokusu burnunun direklerini sarsıyor mu? Su gibi şeyler düşünmeye gelmez, hayal etmekle…

Masalın Kamera Arkası

Beyaz atlı prens atını satmış, kumara yatırmış. Tüm parasını kaybedip, tinerci olmuş! İnanmadın mı? Beyaz atlı prensler öyle şeyler yapmaz, asla günah işlemez, o saf prensesini bekliyordur bir köşede.. O saf prensese ne olmuş onu biliyor musun? Fazla mesajlaşmaktan parmakları yamulmuş. Ya bildiğin flört manyağı olmuş. Gizli ilişkilerin kraliçesi olmuş kendisi. Herkesler de bunu bilmiş…

Mavi saçlı kız

Bir gün, okyanusların ortasında bir adada masmavi saçları olan bir kız yaşarmış. Belki de dünyadaki tek mavi saçlı kız oymuş ve herkesten farklıymış ama bunun pek farkında değilmiş. Mavi saçlı kızın işi hayal kurmakmış. Kimse onun kadar güzel hayaller kuramazmış. Mavi saçlı kız herkes için bile hayaller kurabilirmiş.

Gitmek…

İçine bir yol düşmüştü işte.

Kendine bir baktı, içinden söküp atamayacağını anlayınca acilen kaçmayı düşündü. Kendinden ve sahip olduklarından kaçması gerekiyordu. Nefesi daralmaya başladı. Açlıktan nefesi kokuyordu ama iştahsızlıktan, açlık umrunda değildi. Yatakta oturduğu yerde eğildi, başını dizlerinin arasına aldı. Sırtında bir ağrı oluşana kadar öylece kaldı. Sahip olduklarını düşündü yanına neler alabilirdi? En sevdiği kitabı ya da sadece bir diş fırçası. Bunlar mühim şeylerdi. Henüz hiç dişini kaybetmemişti, hiç dolgu yaptırmamış hiç diş hekimine gitmek zorunda kalmamıştı. Bunu sağlıklı beslenmesine ya da çocukken bol bol süt içmesine falan borçlu değildi. Bu böyleydi işte. Hatta sütten nefret ederdi, tadından kokusundan nefret ederdi.

Lanetli Gol

Lanetin seneler önceye dayanan öyküsünü okuyunca korkmuştum, aslında bunlar birer hayal ürünü olmalıydı, zamanımızın ve teknolojinin durmak bilmeyen gelişimi bize bunların ancak hayal olacağını göstermekteydi.

Etkisinde kalmamak ta imkansızdı lanetin başlaması bir kızın kutsal gölde boğulması ile başlıyor, Slovakya da ki gölün kıyılarında sürekli bu kızın çığlıkları duyuluyor. Çevredeki köylüler tarlalarını sulamak için kullanırlarsa o ev halkının başına gelmedik kalmıyor her biri teker teker ölüyordu. Aslında çok değil yaklaşık 20 yıl önce bu göl ile tarlasını sulayan bir aile bireylerinin hala nedeni bilinmeyen ve çözülemeyen sebeplerle hayatları son buldu aileden tek yaşayan kişinin o zaman henüz 6 yaşında olan bir çocuk olduğu yazmakta ,bu çocuk önce bir yuvaya yerleştirilmiş daha sonra akli dengesini kaybederek akıl hastanesine yatırılmış. Şimdi ne olduğu ile ilgili hiçbir bilgi yer almıyor.