Düşünürken uyuyakaldı. Uyandığında gözleri çok ağlamaktan ve uyumaktan şişmişti. Artık uykularında rüyalarında bile ağlıyordu. Küskün olduğu bir mevsimi yoktu. Hem baharı hem kışı hem yazı severdi. Baharda bahçelerde oturup gizli gizli insanları izlemeyi severdi. Ellerinden insanların ne iş yaptıklarını çözmeye çalışırdı. Ellerinde dert olan insanları iyi bilirdi.
Bazı insanları izlemeyi diğerlerinden daha çok severdi. Mesela dedesi ile parka oyun oynamaya gelmiş çocuklar. Bunlarla ilgili hatıraları yoktu ama yine de severdi. Kalbinde sıcak ekmek kıvamında bir his uyandırırdı.
Çiçekleri çok severdi, rengarenk çiçekleri olan bir bahçesi ya da balkonu olsun isterdi ama her bakamya çalıştığı saksı çiçeğini öldürmüştü, bu nedenle onlara işkence yaptığını düşünüp çiçek beslemekten vazgeçmişti. Kedileri, köpekleri sokakta beslerdi.
Arada bir içini saran öfke dalgaları sadece kendisi ile ilgiliydi. Başka kimse için değildi.
Daha iyisini yapabilir miydim diye sorup duruyordu kendine. Hayatındajki dönüm noktaları daha farklı olsaydı neler yapabilirdi?
Çoktan öğlen olmuştu, yazması gereken yazıları toparlayıp dergiye göndermesi gerekiyordu. Evden çalışmak bazen çok sıkıcı olabiliyor. Tembellik tüm bedenini sardığında açlığını bastırmak için yemek yemeye bile üşeniyordu.
Bu sorumsuz hayatın sonu ne zaman gelecekti.
Baheçedeki kavak ağacı gibi heybetli ama işe yaramaz hissetti.
Yazmak için güncel konuları araştırırken çocuk cinayetlerine rastladı. Biraz okudu ama kalbi daha fazla devam etmeye dayanamadı. Bu nasıl bir vahşetti.
Öyle narin bir kalbi vardı ki, sokakta gördüğü yaşlı insanlar için bile bir ağıt yakabilirdi.
Sayfayı kapattı, gözlerinde biriken yaşları sildi. Artık o çocuğun ağlaması gereken minik yaraları, hayatında hayal kırıklıkları, sevinmesi gereken başarıları olmayacaktı. Artık yok olmuştu.
Geçen gün Taksim’de dolaşırken girdiği Salt sanat galerisinde Suriye savaşını anlatan sanatçılar geldi. Sanatçı kamera ile çekilen savaş görüntülerini anlatıyor, bulunan sahipsiz telefonlardan ölümün her saniyesinin görüntülendiğini vurguluyordu. Peki bu görüntüleri izleyenler. Eğer biz bugün o görüntüleri dünyanın başka bir yerinde izleyebiliyorsak. Aslına ölüm yok oluyordu. Ölüm yok olsun.
Son okuduğu kitap “lanetli” cehennemden bahsediyordu. Dünyada cehennemi yaşayan insanlar ne olacaktı? Öldükten sonra nasıl devam edeceklerdi?
Aklının sınırlarını yokladı, algıları açıktı, uykusunu almıştı. Gözlerindeki şişlik dışında bir sorunu yoktu.